Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yürüten Temiz Hakkı Platformu (THHP), 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu bir birlik, Kara Rapor 2022’yi yayınladı.
Raporda, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre Türkiye’nin havasının temiz olmadığı ve en kirli havanın Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya gibi şehirlerde olduğu belirtildi.
Hakkari’de ise DSÖ standartlarına göre partikül madde kirliliği yok denecek kadar azken, kükürt dioksit açısından çok kirli bir hava solunduğu tespit edildi.
ÜÇ BÜYÜK ŞEHİRDE HAVA KİRLİLİĞİ ARTIYOR
İstanbul ve Ankara’da özellikle kömür yakılmasının sık olduğu, yoğun yapılaşmanın ve trafiğin olduğu ilçelerde hava kirliliği büyük boyutlara ulaşıyor.
İstanbul’da nüfusun hemen hemen tamamı DSÖ’ye göre sağlıksız hava soluyor. Sultangazi, Esenyurt ve Mecidiyeköy gibi ilçelerdeki ölçüm istasyonları en kirli bölgeler olarak kaydedilirken, Sarıyer Kumköy istasyonu hariç, tüm İstanbul’da hava kirliliği endişe verici seviyelerde.
Ankara’da yaşayanlar ise, şehirdeki 18 ölçüm istasyonundan yeterli veri alınabilen altı istasyonun ortalaması dikkate alındığında, ulusal limit değerin üzerinde kanserojen partikül madde soluyor. Ankara’da, Siteler semti en kirli hava kalitesine sahip bölge olarak öne çıkıyor.
İzmir’de yeterli ve sağlıklı hava kalitesi ölçümü yapılamamasına rağmen, mevcut verilere dayanarak kent genelinde sağlıksız bir hava solunduğu ve hava kalitesi ölçümünün hızla iyileştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldı.
Raporda, deprem gibi felaketlerin yaşandığı şehirlerde, hava kirliliğinin enkaz tozu ve açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktığı belirtildi.
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, raporla ilgili yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de 360 ölçüm istasyonlu geniş bir hava kalitesi izleme ağı bulunmasına rağmen, bu istasyonlarda düzenli ölçüm yapılmadığını, 2021 yılı itibariyle Türkiye’de en yaygın olarak izlenen hava kirletici parametre olan PM10 için bile, sadece 34 ilin kirlilik durumunu bildiklerini ve bu kısıtlı veriye göre, Türkiye’de DSÖ’nün sınır değeri olarak belirlediği PM 2.5 yoğunluğunun tam dört katı kirli hava soluduğumuzu söyledi.
Deprem sonrasında hava kirliliğinin arttığına dikkat çeken Gümüşel, depremin ardından Hatay’ın İskenderun limanındaki yangın nedeniyle kirliliğin varlığına dikkat çekti. “Araştırılması gereken kirliliğin nedeni, yetkililer tarafından acilen araştırılmalıdır ve önlem alınmalıdır. Bölgedeki doktorlar şimdiden solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu söylüyorlar. Adıyaman ve Hatay merkezde hava kalitesi istasyonlarından düzenli veri alınamıyor. Ancak afet sonrası hava kalitesinin izlenmesi, gerekli önlemlerin alınması açısından hayati öneme sahip” diye konuştu.
Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in Temiz Hava Hakkı Platformu’nun son çalışmasına göre, Türkiye’deki kömürlü termik santrallerin aşamalı olarak kapatılması durumunda, toplamda atmosfere 843 bin ton partikül madde, 8 milyon 128 bin ton azot dioksit, 9 milyon 671 bin ton kükürt dioksit ve 293 ton cıva salınımı önlenebilir. Bu sayede 102 bin ölüm ve 194 milyar Euroluk sağlık maliyetinin önüne geçilebileceği belirtilirken, “2030’a kadar kömürlü termik santrallerin kapatılması, İzmir-Manisa, Adana-Osmaniye-Kahramanmaraş üçgeni, Kütahya ve çevresi, Çanakkale, Muğla ve Zonguldak’taki hava kirliliğini azaltacak” denildi.
THHP’DEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Türk Hava ve Çevre Platformu (THHP), 2022 Kara Raporu’nda Türkiye’deki hava kirliliğinin ve bununla bağlantılı erken ölüm ve sağlık sorunlarının azaltılması için çözüm önerileri sundu. Öneriler şu şekildedir:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.